DEĞİŞİMİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ ÇALIŞANLARINIZLA BİRLİKTE AŞIN

DEĞİŞİMİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ ÇALIŞANLARINIZLA BİRLİKTE AŞIN

Günümüzde hepimizin bir miktar gündeminde var olan ChatGPT’ye değişim kelimesinin etimolojisini sorduğunuzda size vereceği yaklaşık yanıt şudur:

“Değişim” kelimesi Türkçeye Arapçadan geçmiş bir kelimedir. Türkçede “değişmek” köküne dayanır. Etimolojik olarak, “değişmek” kelimesi “değil” kökünden türetilmiştir. “Değil” kökü, bir şeyin durumunun önceki durumundan farklı olması anlamını taşır. Dolayısıyla “değişmek,” bir şeyin önceki hâlinden farklı bir hâle gelmesini ifade eder. “Değişim” kelimesi de bu anlamıyla, bir şeyin durumunda veya niteliklerinde meydana gelen farklılık veya dönüşümü ifade etmek için kullanılır.

Değişim insanın bulunduğu durumun dışına çıkmasını gerektiren, onu konfor alanlarından dışarı doğru iten gücün ta kendisi ise insanı rahatsız etme hali oldukça normaldir. Kurumsal değişim süreçlerinde ise var olan sistemin nereye doğru ilerlediğini bilmemek rahatsız etmenin de ötesinde endişe bulutlarını büyüterek yaygınlaştırır.

Günümüzün güncel değişim yönetimi modelleri durumu farklı hale getirmek ve daha olumlu sonuçlar alabilmek için çalışanları daima bu sürecin içerisine dahil etmeyi önerir. Örneğin:

John Kotter’ın 8 Aşamalı Değişim Modeli: süreci aciliyet duygusu yaratarak başlatır ve özellikle de liderlere seslenir. Kurum içerisinde bir değişim yaratmak için liderlerin bu süreçte öncü olması önemlidir. Kalan adımların hepsinde takımları bu sürecin içerisine çekmek, etkileşimi sürdürülebilir kılmak sürecin verimliliğini sağlamaktadır.

ADKAR Modeli: ise sürecin içerisindeki bireye odaklanır. Özellikle de değişim motivasyonunu tetikleyecek olan “istek” yaratmak konusu modelin önemli başlıklarındandır.

Prosci’nin Proje Yönetimi Yaklaşımı: bizlere değişim yönetimine dair oldukça fazla araç verir tabi araçları uygulama aşamasında güçlü kılacak etken faktör yine bireylerdir.

Bu noktada Deloitte 2023 Küresel İnsan Sermayesi Trendleri’ne baktığımızda oldukça ufuk açıcı sonuçlar görmekteyiz. Deloitte’e göre değişim süreçlerine çalışanların katılımı ile sağlanabildiğinde:

-yüksek düzeyde etkileşime sahip olma olasılıkları 1,8 kat,

-iş gücünün ve yenilikçi olma olasılığının 2 kat

-sonuçları gözlemleme ve tahmin etme olasılıklarının akranlarına oranla yüksek olacağı 1.6 kat yüksek olabileceği gözlemlenmektedir.

Elon Musk’ın da dediği gibi: “Gelecek, değişimi kabul edenler için çok parlak”, iş bu kabul edebilme sürecini kurumlarımızda yaygınlaştırabilmekte. Bunu sağlamak adına 3 temel sorudan başlamak hızlı ve etkili bir yol çizmemize yardımcı olacaktır:

Bu süreci kolaylaştırabilmek adına değişim yönetimi süreçlerine çalışanlarımızın katılımlarını sağlayabilmek, süreçle etkileşimlerini sürdürebilir kılmak ve hatta süreci olumlu yönde yönlendirebilmelerini sağlamak için hangi adımları atabiliriz?

Süreci kurumumuz içerisinde en güvenli ve kolay olan hangi alanlardan başlatabiliriz?

Çıktıları nasıl gözlemleyebiliriz? Değişim yolculuğunun sizlere verimli alanlar açmasını diler, destek olabileceğimiz alanlarda bir tık yakınınızda olduğumuzu bilmenizi isteriz.

Bir Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.