Organizasyonel Gelişim

İK’CIYIM EVET 

İnsan Kaynakları denince, çalışma hayatındaki insanların ilk aklına gelen “insanları işe alan, ücret ödeyen departman” hatta sadece o departmandaki kişiler geliyor. Eskiye göre daha belirgin, bilinir olsa da İnsan Kaynaklarının kurum içinde ne gibi rolü ve görevleri olduğu, diğer bazı departmanlar kadar örneğin hukuk, pazarlama, satış vb. gibi net bilinemiyor.  

Elbette bu durumun mesleğin gelişimi ve kurumların vizyonuyla ilgisi var. İnsan Kaynaklarına ilk olarak sanayi devrimiyle ihtiyaç hissedilmiş. Teknolojinin ilerlemesiyle rekabet ortamında insanın ne kadar önemli olduğu fark edilmiş, böylece kurumların örgütsel yapısı gelişirken insan kaynağını yönetme uygulamaları da gelişmeye başlamış. Her kurum, yönetimin bakış açısı, vizyonu, öncelikleri, değerleri insan kaynaklarına gideceği yön ile ilgili bilgi vermiş ve vermeye de devam ediyor.  

Bu misyonu açarsak: “kurumun çalışan ihtiyacını tamamlamak, çalışanı uyumlandırmak, geliştirmek, kariyerini yönetmek, ekipler arası ilişkiyi sağlamak, yönetici yetiştirmek, değişimi yönetmek, ücret yönetimi, çalışanı dinlemek, doğru adayları kuruma çekebilmek, insan kaynakları sistemlerini kurmak vb…”. Nasıl zengin bir görev tanımı öyle değil mi?   

Peki nereden başlamalı? Zira hepimizin günde sadece 1440 dakikası var.  

Einstein’a İzafiyet Teorisi’ni basitçe nasıl anlatabileceğini sormuşlar. “Bir dakikayı dişçi koltuğunda geçirmekle, sevgilinin dudağında geçirmek arasındaki fark”. Zaman aynı zaman. Zaman içindeki hareket hızını belirleyen: bizim bakış açımız, alışkanlıklarımız, önceliklerimiz, bilerek ya da bilmeyerek yaptığımız seçimlerimiz, keyif alıp almadığımızdır. Zamanımızın değerini bilmek hayattan keyif ve doyum almamıza hizmet edecektir.  

Bu sebeple kendi vizyonumla kurumun vizyonu ne kadar uyumlu diye bakmak başlangıçtır. Bize kendimizle, işimizle ilgili güçlü bilgiler verir. İşinizin anlamını sorun kendinize “Neden bu görevdeyim? Hangi değerlerim, yeteneklerim, güçlü yönlerim beni buraya bağlıyor?” Tüm çalışanlardan önce bazı bilgileri bilme, yönetimsel grupta yer alma gibi getirileri egomuzu beslese de yetmez. Hayatınızın dakikalarını verdiğiniz işinizde sizi bağlayan güçlü değerleriniz olmalıdır.  

Kurum içindeki rol ve görevini genel olarak yukarıda saydığımız insan kaynaklarında kuruma ve çalışana değer katarken kullanmadığınız hangi güçlü yönünüzü bugünden itibaren kullanabilirsiniz acaba? Hangi güçlü yönünüzle neler olması mümkün? Varlığınızı hangi alanda hangi şekilde göstermek size, kurumunuza, dünyaya katkı sağlar? 

Tüm bu ve benzeri soruların yanıtı sizi olduğunuz noktada yükseltir, değer katar, iyileştirir.  

Hepimiz potansiyelimizi daha çok kullansak nasıl bir biz oluruz acaba? 

Zeliha Yıldırım 

Eğitmen, Yönetici Koçu