Her karakterinin birer sevgi pıtırcığı olduğu gelmiş geçmiş en tatlı romantik komedi dizisi Friends’i bilmeyenimiz yoktur herhalde. Friends’in açılış jeneriğindeki şarkı da pek meşhurdur. Ne der şarkı: I’ll be there for you. (Senin için burada olacağım.) İşte bu şarkı, Şefkatli Liderlik için yapılabilecek en net tanım. Şimdi de özellikle pandemiden sonra daha da ihtiyaç duyduğumuz şefkatli liderlik modelinin ortaya çıkış süreci ve faydalarına daha geniş bir perspektiften bakalım.
Şefkatli liderliğin keşfi: Hastane odasında gelen ilham
1999 yılında Akademisyen ve Yazar Peter Frost bir makale yayınladı: Why Compassion Counts! (Şefkati neden hesaba katmalıyız!) Frost’un şefkatin önemi üzerine düşünmeye çağıran yazısının çıkış noktası ciddi bir hastalık nedeniyle hastanede geçirdiği günlere dayanıyor. Frost bir hemşirenin incinmiş, yalnız ve umutsuz görünen bir hastaya şefkat ve sevgiyle yaklaştığını gözlemliyor kendi hasta yatağından. Hemşirenin sevecenliğiyle hastanın nasıl kendini bulduğunu, enerjisinin yükseldiğini ve mutlu hissetmeye başladığını etkilenerek izliyor Frost. Ve sonra bu incelikli gözleminden yola çıkarak şefkat kavramının sandığımızdan büyük etkisini anlattığı makalesini yazıyor. 1999’dan bugüne şefkat kavramı dallanıp budaklanarak etkili bir yönteme dönüşüyor. Özellikle pandemiyle birlikte ise iş dünyasındaki liderlik anlayışı üzerinde güçlü bir dönüştürücü olarak varlığını gösteriyor.
Şefkat, yaratıcılık ve uyum doğurur
Frost şefkatin o güne dek bildiğimiz kısıtlı bağlamından çok daha geniş bir alana yayılması gerektiğini, şefkat göstermenin yaratıcılık ve uyum içeren bir yetkinlik olduğunu söylüyor yazısında. Yaratıcılık ve uyum, tam da gerçek bir liderin peşinden koştuğu iki değerli kavram. Frost makaleyi kaleme aldığı yıl akademisyen arkadaşlarıyla Compassion Lab adında bir laboratuvar da kurdu. Halen aktif olan Laboratuvar misyonunu “şefkatin organizasyonlarda ve yönetim modellerinde kendisine daha çok yer bulması için ilham veren çalışmalar yapmak” olarak açıklıyor.
Akıl ve kalp birlikteliğiyle liderlik
Şefkat… “Sevgiyle korumak, esirgemek” gibi derin ve karmaşık duygu durumlarını tek kelimeyle anlatabilmemiz Türkçemizin zenginliklerinden biri. Şefkat genellikle özel ya da sosyal hayatın çemberine giren konularda gösterdiğimiz bir duyguymuş gibi algılanır. Oysa iş dünyasının katmanlı ve karmaşık yapısının insana dair her duyguyu kapsadığını artık biliyoruz. Dolayısıyla liderlerin de çalışma ortamındaki her duyguya karşılık bir hazırlığı olmalı. Bu duygulardan biri olan şefkat, 2000’lerin başında bir liderlik yaklaşımı olarak iş dünyasına giriş yapmış, pandeminin tüm dünyaya yaydığı endişelerle de önemini artırmıştır.
Forbes’te yer alan bir yazı şöyle bir tanım yapıyor: “Şefkatli liderlik, insanlara ilham vermek ve onları harekete geçirmek için aklınızı ve kalbinizi kullanma pratiğidir.” Aynı yazıda Şefkatli Liderlik yaklaşımının taşıdığı 7 özelliğe de yer veriliyor. 7C olarak adlandırılan bu özellikler şöyle:
- Contemplative (Düşünceli): Derine inmek, bütüncül olanı kavramak için sakin, empatik ve düşünceli olun.
- Curious (Meraklı): Durumlar karşısında proaktif ve katılımcı olun. Öğrenme hevesiniz yüksek olsun.
- Confident (Kendinden emin): Çalışanlarınıza güven veren, özgüvenli bir yapıya sahip olun.
- Compassionate (Sevecen): Çalışanların iç dünyalarını önemseyin, sorunlarına karşı yapıcı, sevecen ve şefkatli yaklaşın.
- Collaborative (İşbirlikçi): Takım lideri olduğunuz kadar iyi bir takım oyuncusu olduğunuzu gösterin. Çalışanların her birinin yaratıcı enerjisini besleyin.
- Civil (Medeni): Farklı bakış açılarına ve eleştiriye karşı nazik ve anlayşlı davranın.
- Courageous (Cesur): Çalışanlarınızın haklarını her koşulda cesaretle savunun, farklılıklarına ve değerlerine karşı korumacı olun.
Neden şefkatli liderlere ihtiyacımız var?
Keşke olsa ama dünya bir oyun bahçesi değil. Kişisel hayatımızdaki mücadelelerin yanında kriz, savaş, salgın, doğal afet gibi büyük resimde gerçekleşen pek çok zorluk var. Tabii her şey dert tasa kaynağı değil; güzellikler, mutlu anlar, neşe ve huzur da eksik değil hayatlarımızda. Yine de insan kendisine uzanan bir el, yanında yürüyen bir yol arkadaşı arıyor. Bu hayatın her alanında hissedilen bir ihtiyaç. Anlamlı bir hayat yaşamak için kendini güvende, özgür ve mutlu hissetmenin peşindeyken zamanının büyük bir kısmını harcadığın çalışma ortamı bu duygulardan neden uzak kalsın? Şefkatli liderlikten beklenen şeyler de ne fazla ne eksik; bu duygular… Şefkatli lider, çalışanlarıyla ilişkisini dinleyerek, empati kurarak, destekleyerek, cesaretlendirerek, koruyup kollayarak kurar; tüm organizasyonu şefkat duygusunu dahil ederek kurgular. Şefkatli liderlerin olduğu şirketlerde çalışanlar kendilerini önemsenmiş ve onaylanmış hisseder. Bu da herhalde bir insanı mutlu ve motive edecek en temel histir.
Şefkat varsa çalışan da mutlu lider de…
Potential Project’in 100 ülkeden 5.000 şirket üzerinde yılda iki kez gerçekleştirdiği The Human Leader adlı çalışma, şefkatli liderlik yaklaşımının liderleri tükenmişlik sendromu ve yüksek stresten koruduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya katılan liderler arasında kendisini şefkatli lider olarak tanımlayanlar yüzde 66 daha az tükenmişlik ve yüzde 63 daha az stres yaşadıklarını söylüyorlar.
Aynı çalışma, şefkatli liderlerle çalışanlar için de benzer sonuçları veriyor. Liderlerinden şefkat gören çalışanlarda bağlılık oranı yüzde 25 daha fazla, tükenmişlik riski ise yüzde 11 daha düşük.
Liderlerin dikkatine: Sadece çalışana değil kendinize de şefkatle yaklaşın
Şefkatli liderlik yaklaşımda dikkat çeken bir diğer önemli vurgu, liderlerin çalışanlarına olduğu ölçüde kendilerine de şefkat duymalarının önem taşıdığını gösteriyor. Hatta sadece empati özelliği gelişmiş ancak kendine dönük sefkati yetersiz olan liderler, şefkatli liderlere göre daha fazla stres yükü altında kalıyor. Bu nedenle liderlerin dengeli bir tutuma ulaşmaları için özsevgileri üzerine çalışmaları, empati yaparken kendi esenliklerini gözardı etmemeleri önemli.
Şefkatli liderlik, performansa nasıl katkı sunar?
Tüm liderlik yaklaşımları çalışan esenliğini tesis ederek performansı ve çalışan bağlılığını artırmak gayesiyle geliştirilir ve totalde şirketlerin sürdürülebilir büyümeye ulaşması için gelişim zihniyetini esas alır. Çalışanların performansına pozitif anlamda doğrudan etki edecek şefkatli liderlik adımları şunları içerir:
- Psikolojik güven ortamı kurun. Şefkatli liderler ilk olarak çalışanlarda güven duygusu oluşturmayı hedefler. Çalışan risk alabileceği, yaratıcı olabileceği, yapıcı ve geliştirici geribildirimlerle zenginleştiği bir ortamda çalışmaktan mutluluk duyar.
- Sorumluluk verin, özerklik tanıyın. Çalışanlara özgür ve irade sahibi olduklarını hissettirin. Sorumluluk üstlenmesini, kendi kararlarını almasını sağlayın. Bu davranış çalışanlarda bağlılık ve yaratıcılığı artırır.
- Güven duyun, güvenilir olun. Çalışanların liderlerine güven duyması ve aynı şekilde liderlerinin de onlara güvendiğini hissetmek, içsel motivasyonlarını ve performanslarını artırır.
- Kapsayıcı olun ve çeşitliliği teşvik edin. Hiçbir ayrım gözetmeksizin herkese eşit ve şeffaf davranın. Çalışanların kimliklerine ve değerlerine saygı duymanız onların da size ve işlerine organik bir saygı bağıyla bağlanmasını sağlar.
Bir Cevap bırakın